Darmaduman’ın başrol oyuncuları Mert Yazıcıoğlu ve Hafsanur Sancaktutan dizi hakkındaki soruları yanıtladı ve eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdi.
Darmaduman iddialı bir başlangıç yaptı. Nasıl gidiyor serüveniniz?
Mert: Çok iyi gidiyor, çok güzel gidiyor her şey. İlk günkü heyecanımızla çalışmaya devam ediyoruz. Biz de sizler gibi önümüzdeki haftalarda ne olacağını çok merak ediyoruz 🙂
Hafsa: Gayet güzel gidiyor 🙂 Yaptığımız işten çok mutluyuz ve bunun izleyiciye yansıması bizim için çok değerli.
Darmaduman bir dönemin en popüler dizilerinden olan Beverly Hills 90210’den uyarlandı. Peki sizce Darmaduman’ı orijinal yapımdan ayıran noktalar neler?
Mert: Kültürel farklar var tabii ki. Bir uyarlama olduğu için iş uyarlarken dizinin yayınladığı ülkenin kültürel kodlarını o işin içine koymak zorundasınız.
Hafsa: Ben bu soruyu biraz değiştirip, şöyle cevap vermek isterim: “Darmaduman’ı diğer dizilerden ayıran nedir?” Dizimiz kendi halinde yaşayan bir ailenin hikayesini anlatıyor, çok yoğun çatışmaların olmadığı, izlediğimiz eski samimi, sıcak dizileri hatırlatıyor bana Darmaduman. Bu projeyi tercih etme sebebim de bu sanırım 🙂
Karakterlerinizin dışarıdan bakıldığında duvarları var gibi görünüyor, aslında iç dünyasında nasıl? Siz karakterinizi nasıl anlatırdınız?
Mert: Kerem biraz mesafeli, daha çok mantığıyla düşünen biri. Babası ne kadar duygusal hareket etse de, ailesinin aksine hayata bakışı hep bir mantık çerçevesinde olmuş şu ana kadar. Tabii ki anlattığımız hikaye bir büyüme hikayesi olduğu için Kerem’de de bunun dengesinin nasıl oluşacağını izleyeceğiz aslında. “Hem kalbiyle hem mantığıyla nasıl düşünür insan” ya da düşünebilir mi? – Bunu izleyeceğiz hep beraber.
Hafsa: Derin çocukluk serüveninden itibaren aslında kendini sürekli labirentlere sokup oradan çıkmaya çalışan bir kız, yalnız, sevgisiz büyümüş ve sadece güzelliği için sevilebileceğine inanıyor. Ve bu yüzden de her şeyin koşullu olduğuna inanan, gerçek sevginin ne olduğunu henüz öğrenememiş. Bizim hikayemizde koşulsuz sevgiyi öğrenecek.
Peki Derin ve Kerem’in ilişkisini nasıl yorumluyorsunuz? Kerem, Derin’e iyi gelecek mi sizce?
Mert: Derin psikolojik açıdan iyi olmayan okulun havalı kızı, Kerem ise tam tersi mantığıyla hareket eden ama çok da öyle hedefleri olmayan bir çocuk. Biraz da aslında hasta doktor ilişkisine benzetiyorum onların ilişkisini ama tabii ki Kerem’in asıl mesleği doktorluk olmadığı için o da etkilenecektir Derin’den???? Yani şimdilik bu kadar göreceğiz.
Hafsa: Derin kendi içindeki eksiklikleri Kerem ile dolduracak zamanla, belki ailesinin olmayışını Kerem’in ailesiyle dolduracak, belki de günün sonunda yapayalnız kalacak ama yolda öğrendikleri Derin’i geliştirecek…
Sosyal medya paylaşımlarınızdan gördüğümüz üzere ekip olarak güzel bir dostluğunuz var. Kamera arkası set ortamınızdan biraz bahsetmenizi istesek?
Mert: Çok keyifli çalışıyoruz gerçekten hiçbir problemimiz yok, çok eğleniyoruz. Aslı, Hafsa ve Aytaç’la çok iyi vakit geçiriyoruz.
Hafsa: Evet, çoook eğleniyoruz 🙂 Gerçekten! İnanılmaz bir ekip olduk, beni en çok mutlu eden şey ‘aman darılır mı alınır mı’ diye düşünmeden birbirimizle şakalaşmalarımız. Bu benim için bir samimiyet ve o yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum.
MERT YAZICIOĞLU: “BEN OKULDA DAHA ÇOK ARKA SIRALARDA OTURAN SESSİZ, SAKİN ÇOCUKTUM.”
Kerem okula girdiği anda dikkatleri üzerine topladı. Peki siz kendi öğrencilik hayatınızda nasıl bir öğrenciydiniz?
Mert: Ben sessiz, sakin bir öğrenciydim. Daha çok arka sıralarda oturan sessiz, sakin çocuktum. Arkadaş ortamında da aynı şekilde öyle çekingen bir adamdım, daha uzak kalırdım. Programı yapan adam ben değildim mesela hiçbir zaman 🙂
Hafsanur Hanım, siz kriyerinize başladığınızda en büyük destekçiniz kimdi?
Hafsa: Ailem oldu, ama en büyük destekçim hep kendimim 🙂
Derin sosyal medyada tarzıyla çok konuşuluyor. Styling yapılırken siz de dokunuşlarda bulunuyor musunuz?
Hafsa: Evet bulunuyorum. Styling ekibimizle fikirlerimiz uyuştuğu için birlikte karar vermek keyifli oluyor.
Genç yaşınıza rağmen kariyerinizde çok güzel bir noktaya geldiniz. Nasıl hissettiriyor bu? Bekliyor muydunuz böyle hızlı bir başarı?
Hafsa: Yaptığım mesleği çok seviyorum ve mesleğimi icra etmek inanılmaz keyifli benim için, böyle bir başarı bekliyordum çünkü kendime hedef koymak ve bu hedefe doğru ilerlerken kendime koyduğum şartlar beni iyiye tetikliyor.
Disney +’ın iddialı dizisi Dünyayla Benim Aramda’da Sinem karakterine hayat verdiniz. Aslında bu dizi güçlü kadınların hikayesi. Bu gibi projelere, kadın gücünün ön planda olduğu projelere öncelik veriyor musunuz?
Hafsa: Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili çok ciddi eksiklerimiz, problemlerimiz var. Senaryo seçerken önceliklerimi ona göre belirliyorum.
Bir başka röportajınızda çok disiplinli, sabırlı ve çalışmaktan asla yorulmayan bir yapınız olduğunu söylemişsiniz. Bu yıl adeta sizin yılınız oldu 🙂 Diziler, filmler, galalar, röportajlar… Bu yoğun takvimde gerçekten hiç yorulmadınız mı?
Hafsa: Hiç yorulmadım diyemem, elbette yorulduğum zamanlar da oldu fakat karşılığında aldığım hazzı hiçbir şeye değişmem 🙂
Peki dinç, zinde kalabilmek için neler yapıyorsunuz?
Hafsa: Sindirimimi yormayacak besinler tüketmeye gayret gösteriyorum ve tabii ki setten arta kalan zamanlarda spora gitmeye çalışıyorum 🙂
Eskiden karate yaptığınızı biliyoruz, siyah kuşaksınız ve birçok madalyanız var. Hatta bir başka röportajınızda eğitmenliğe bile başlayacağınızı söylemişsiniz. Karate kendinizi koruyabilmek amacıyla başladığınız bir spor muydu yoksa merak edip, öyle mi başladınız?
Hafsa: Tamamen merak edip başladım, küçükken yaramaz bir çocuktum, ailem de enerjimi atmam için beni karateye teşvik etti 🙂
Hafsanur’u yeniden karate yaparken görür müyüz? 🙂
Hafsa: Neden olmasın?? 🙂
Son olarak yemek yapıp, yemeyi çok sevdiğinizi biliyoruz 🙂 En iyi yaptığınız yemek hangisi?
Hafsa: En sevdiğim yemek karnıyarık ve mutfakta vakit geçirmeyi çok seviyorum.
Mert Bey, dizide Kerem’le Ece’nin ilişkisi izleyici tarafından çok gerçek bulundu. Bunda kardeşlerin birbirlerine düşkünlüğü kadar itişmelerinin de etkisi var mıdır? 🙂
Mert: Tabii ki vardır çünkü ikizler ya da aralarında yaş farkı az olan ya da olmayan çocuklar genelde birlikte büyüdükleri için biraz itişir ve kıskançlık duyarlar, her ne kadar birbirlerini çok sevseler de. O yüzden ben onların kendi arasındaki itişmelerini (tabii ki bu itişme dediğimiz şey negatif anlamda değil) çok seviyorum. Aslı’yla da sette öyleyiz, o dengeyi öyle kurduk diyeyim, çok eğleniyoruz beraber. Birbirimize bir şey söylediğimiz zaman dikkate alıyoruz. Yeri geldiğinde de gerçekten bir tatlı itişmeler geçiyor aramızda ama dediğim gibi her zaman pozitif yönde.
Sizin de bir abiniz var. Abinizle ilişkinizi Ece ve Kerem üzerinden değerlendirirsek benzerlikler var mıdır? 🙂
Mert: Hiç yok çünkü bizim aramızda 5 yaş var o yüzden ben 16-17 yaşıma kadar ağabey kardeş gibiydik. Aramızdaki yaş farkından dolayı ortamlarımız farklıydı. 18-19 yaşıma geldiğim zaman o ağabey kardeşlik arkadaşlığa dönüştü biraz ama hiç Ece ve Kerem gibi bir itişme yoktu aramızda.
Sporla aranız nasıl? Sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla salon çalışmaları yapıyorsunuz, dizi çekimleri devam ederken, spor hala hayatınızın parçası olabiliyor mu?
Mert: Gerçekten olamıyor maalesef çünkü çok yoğun çalışıyoruz. Genellikle haftanın 6 günü sette oluyoruz. O yüzden de çok vakit ayıramıyorum. Bu beni çok üzse de herhalde çalışmaya ara verdiğimiz zaman kaldığım yerden devam edeceğim. Çünkü spor, çok sevdiğim bir şey haline geldi.
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR