“Bilmek isteyen, yola çıkar.”
Şaman Deyişi
Geçtiğimiz haftadan beri sosyal medyada ve çeşitli internet sitelerinde yoğun bir Atiye trafiği var. Diziyi izleyen birçok kişi hemen kalemine, kamerasına sarılıp, Atiye’yi yani nam-ı diğer The Gift’i masaya yatırmış. Ben de öyle yaptım. Diziyi bitirdiğim gibi aldım kalemi elime. Ancak o kadar çok yorum okudum ki dizi üstüne, yazıma nereden başlayacağıma karar veremedim. Ben de dizinin beni en çok kendine çeken tarafından girmek istedim mevzuya, Şamanizm’den.
Atiye hepimizin bildiği gibi bir Netflix dizisi. Hakan Muhafız dizisinden sonra Atiye, Netflix platformundaki ikinci Türkiye yapımı olma özelliği ile bütün dikkatleri üstüne çeken bir dizi. Dizi, 27 Aralık’ta gösterime girdi ancak, uzunca bir süredir bekleniyordu ve hakkında çok şey yazılıp, çizildi. Yine de “Ben duymadım neymiş bu Atiye, kimlerdenmiş?” diye soranlar için, kısaca dizinin yapım ekibinden söz edelim.
Öncelikle Atiye, Şengül Boybaş’ın Dünyanın Uyanışı adlı romanından senaryolaştırılan bir dizi. Her bölümü farklı isimler tarafından kalem alınan dizinin senaristleri Nuran Evren Şit, Cansu Çoban, Ayşin Akbulut, Merih Aslan, Jason George, Atasay Koç, Nergis Otluoğlu’nun yanı sıra dizinin yönetmen koltuğunda da Gönenç Uyanık ve Ozan Açıktan oturuyor. Dünyanın Uyanışı adlı romanı okumadım ama okuyanlardan duyduğum kadarı ile birçok uyarlamada olduğu gibi dizi ile roman arasında farklar var. Bunu bir eleştiri olarak değil, kitabı okuyanların diziyi izlemesi; diziyi izleyenlerin ise kitabı da okuması için söylüyorum. Ben ilk fırsatta okuyacağım. Ben bir uyarlamanın, bazen aslından çok daha etkili olabileceğine inananlardanım. Bir şans vermek gerek diye düşünüyorum.
Gelelim Atiye’nin yıldızlarına. Dizide Atiye karakterine Beren Saat hayat veriyor. Arkeolog Erhan karakteri ile de Mehmet Günsür eşlik ediyor kendisine. Başak Köklükaya, Tim Seyfi , Meral Çetinkaya, Civan Canova, Metin Akdülger, Melisa Şenolsun gibi oyuncular da dizinin diğer karakterlerine hayat veriyorlar. Dizideki oyunculuklara gelince, Tim Seyfi ve Başak Köklükaya’nın oyunculuğunu ayakta alkışlıyorum. Beren Saat’in ve Mehmet Günsür’ün performansı konusunda ise kararsızım. Mehmet Günsür’ün oyunculuğunu beğenmek ile beraber sürekli benzer karakterleri canlandırması beni biraz rahatsız etmedi değil. Kim oynasa daha iyi olurdu derseniz, ona da bir cevabım yok. Ama umarım Mehmet Günsür’ü daha farklı karakterleri canlandırırken de izleriz. Örneğin internet dizisi olarak çekilen Kanaga dizisinin Mardin karakteri ile Erhan karakteri sanki paralel evrende yaşayan bir ve aynı kişi gibi. Dizide bazı diyaloglar biraz zorlama gibi gelebilir size de. Bunun, oyuncularla mı yoksa senaryoya çok da iyi yedirilememiş diyaloglarla mı ilgili olduğuna siz karar verin.
Gelelim dizinin konusuna. Kimisi dizi için, bir kimlik arayışı, kimisi büyücü bir kadının hikayesi, kimisi de Göbeklitepe’nin hikayesi diyor. Atiye’nin beni içine aldığı yer, ele almaya çalıştığı felsefe. Dizi başından sonuna mitolojik motiflerle süslenmiş. Göbeklitepe gibi özel bir yerin etrafında gelişen hikaye, birçok Anadolu efsanesinin içinden geçiyor. Dizi bu hikayelerin içinden geçerken, klişelere düşüyor mu? Evet, zaman zaman. Yine de dizinin geneline baktığımızda bu klişeler o kadar da göz tırmalamıyor diyebilirim. Diziye adını veren Atiye, genç bir ressam ve çocukluğundan beri aynı sembolü resmediyor. Erhan ise trafik kazasında kaybettiği babası gibi idealist bir arkeolog. Erhan Göbeklitepe üzerine çalışıyor ve kazıda bir sembole rastlıyor. Ertesi gün tüm medyaya yansıyan sembolü gören Atiye, çıkıyor yola. Dizi tam da yazının başında anımsadığımız deyişi konu edinmiş bence. Bilmek istiyorsan, yola çık. Atiye’ye de öyle yapıyor. Ancak Atiye’nin yolu kolay bir yol değil. Bu yol sorularla döşeli bir yol.
“Tu kî ye”
En önemlisi de bu. “Sen kimsin Atiye?” insanın karşısına çıkabilecek belki de en zor soru bu. Bu sorunun cevabını bilmek istiyorsan, yola çıkman lazım. Dünyayı bilmek istiyorsan, kendini bilmen gerekir. Kendini bilmek için de o yolu katetmen gerekir. Benim diziden kendime çıkardığım pay bu oldu. Bunu mistik bir evrende anlatmayı seçen dizi, beni yakaladı diyebilirim. Zaman, zamanın döngüselliği gibi konular ilginizi çekiyorsa, ki dizi asla bunlardan ibaret değil, keyifle izleyebileceğinizi düşünüyorum. Tabii ki şunu unutmamakta fayda var, bir diziden evrenin sırrını okumaya çalışmak, samanlıkta iğne aramaktan farksız olur. O yüzden diziye kendi yolculuğunuz için bir rehber olarak bakmak yerine, bir yolculuğa davet olarak kabul ederseniz, keyifli bir seyir deneyimi sizi bekliyor diyebilirim.
Yazan: Çiğdem Subaşı | [email protected]
Fotoğraflar: Netflix
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR