Fotoğraflar: netflix.com/tr/title/81026915
1 – Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
2 – Robotlar, birinci kuralla çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3 -Robotlar, birinci ya da ikinci kuralla çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
Bilim kurgu yazarı Isaac Asimov’un 1942’de yayınlanan kitabı Ben Robot’ta ortaya attığı robotbilimin üç yasası bugünlerde çok daha fazla karşımıza çıkmaya başladı. Giderek gelişen robot ve yapay zeka teknolojisi bir fantezi olmaktan çıkıp gündemimize oturdu bile. Eskiden takipçi kitlesi küçük sayılan bilim kurgu temaları artık dizilerde de sık sık işleniyor. Netflix de bu akıma ayak uyduranlardan. Daha önce Alman yapımı Dark ve Brezilya yapımı Yüzde 3’ü izleyiciyle buluşturan platform, bu defa bir Rus yapımıyla bilim kurgunun sularına dalıyor.
Orijinal adı Chem Lyudi olan Better Than Us, Andrey Junkovsky’nin televizyon için yarattığı bir bilim kurgu dizisi. 2018 yılında Rus devlet kanalı C1R’de yayınlanan dizi, Netflix’in satın aldığı ve Netflix Orjinal dizisi olarak yayınlanan ilk Rus yapım olmasıyla dikkat çekiyor. 2029 Rusya’sında geçen hikâyenin başrollerinde Paulina Andreeva (Arisa), Kirill Karo (Georgy Safranov), Aleksandr Ustyugov (Victor Toropov), Olga Lomonosova (Alla) oynuyor.
Olaylar, adını Yunan mitolojisindeki zaman tanrısından alan Cronos adlı robotik şirketinde başlıyor. Kendini tanrısal bir güçle özdeşleştiren şirket, dizi boyunca 2029 Rusya’sının siluetinde sık sık beliriyor. Hikâye ise şöyle gelişiyor. Patronun damadı Victor Toropov Çin’den bir robot yazılımı getirir. Bu, özgür iradesi ve empati yeteneği olan insansı bir robottur. Onu diğer robotlardan ayıran en önemli özelliğiyse ilk ve tek katil robot olmasıdır. İşte karşınızda Arisa! Arisa, yazılımı gereği kendine bir sahip değil, bir aile arar. Birileri ailesine zarar verecek olursa, onları düşünmeden öldürebilecektir. Bu nevi şahsına münhasır robot, daha Cronos’a geldiği gün kendine cinsel saldırıda bulunmaya kalkan bir fabrika çalışanını öldürüp kaçar. Bu kaçış sırasında küçük bir kız çocuğuyla karşılaşır ve onu birincil kullanıcısı olarak tanımlar. Arisa’nın insanlarla mücadelesi burada başlar.
Arisa’nın birincil kullanıcısı Sonya, dağılmış bir ailenin küçük kızıdır. Avusturya’ya taşınmak üzere olan annesi Alla başka bir adamla evlidir. Babası Safranov ise bir cerrahtır. Geçirdiği başarısız bir operasyon sonucunda mesleğiyle birlikte ailesinden de olmuştur. Oysa Safranov’un çocukları Sonya ve Egor’u da kaybetmek gibi bir niyeti yoktur. Arisa, bu karmaşık sahneye davetsiz bir misafir olarak girer, Safronov ve Egor’u da kullanıcıları olarak tanımlar ve dağınık ailenin eksik parçası olmaya çalışır.
Ancak, hayatında ailenin dışında onlarca dinamik bulunan robotumuz için işler pek de yolunda gitmiyor. Bir yanda fabrikadaki cinayetin peşine düşen Varlamov, bir yanda gözünü diktiği ihaleyi kazanmak için cinayetin üstünü örtüp Arisa’yı yanına çekmeye çalışan Toropov, diğer yandaysa, zamanla sayıları ve yetkinlikleri artan robotların insanların hak ve işlerini elinden alacağını düşünen bir grup likidatör olan Tasfiyeciler Arisa’ya çoktan göz dikmiş bulunuyor.
Arisa, Asimov’un yasalarına uymuyor ve kendi iradesini ortaya koyuyor. Bir insandan daha insancıl ve bir insanın olamayacağı kadar dayanıklı olduğu sahnelere şahit oluyoruz. Hikâyeyi izlerken kendimi, robotların haklarını, insanlar tarafından nasıl sömürüldüklerini sorgularken buldum. Yapımın robotları insan merkezci bir dille anlatması alışık olduğumuz bir yaklaşım, ancak Better Than Us bizi robotları ve robot bilimin üç yasasını yeniden düşünmeye davet ediyor. Türkiye’de henüz bu tür örnekler görmemiz mümkün olmasa da Rus yapımı bir robot dizisinin Netflix ile dünyaya açılması beni heyecanlandırdı. Çok büyük bir beklentiyle başlamadığım diziyi, büyük bir heyecanla bitirdim. Şimdilik sadece 16 bölümden oluşan birinci sezonun devamının da olduğu, ancak henüz Netflix’te yayınlanmadığı bilgisine sahibiz. Bilim kurgu severlerin heyecanla beklediğini düşündüğüm ikinci sezonla ilgiliyse meraktayım. Henüz izlemediyseniz bir şans verin derim.
Sosyal medya ne diyor?
Better Than Us, Netflix’in satın aldığı ilk Rus bilim kurgu dizisi demiştik. Ben hikâyeyi sevdim. İkinci sezon gelirse izler miyim? Kesinlikle. Peki, dizi gerçekten hak ettiği ilgiyi gördü mü? Gelin birlikte inceleyelim.
Yapım Netflix’e 16 Ağustos 2019 tarihinde geldi. Şimdi inceleyeceğimiz veriler ise Better Than Us’ın 1 Ağustos ile 2 Eylül arasındaki sosyal medya verileri. Bu veriler sevenlerine dizinin Netflix’teki geleceği hakkında ipucu verebilir.
Diziyle ilgili sosyal medyada en çok eylül ayında olmak üzere toplamda 485 paylaşım yapılmış. Dizinin potansiyel etkileşimi ise 510 bin civarında. Rakamlara bakıldığında, diziyi izlemiş ve sevmiş biri olarak, dizinin yeterince ilgi görmediğini üzülerek söyleyebilirim.
Diziyle ilgili paylaşımların yüzde 56’sı erkek kullanıcılar tarafından yapılırken, geri kalan yüzde 44 ise kadın kullanıcılar tarafından yapılmış. Erkek kullanıcıların bilim kurgu dizilerine olan ilgisi ya da bilim kurgu dizileri hakkında paylaşım yapma oranları, Better Than Us özelinde yoğunlukta görünüyor. Diziyle ilgili ağırlıklı paylaşımın yapıldığı sosyal medya platformunun da Twitter olduğunu görüyoruz. Kullanıcılar genellikle BetterThanUs, netflixt, nw hashtaglerini kullanarak paylaşım yapmışlar.
Konu tekerleğine baktığımızda kullanıcıların paylaşımlarında en çok BetterThanUs, NetflixTürkiye ve Rusyapımı kelimelerine rastlıyoruz. Bunun yanı sıra kullanıcıların Arisa’nın fotoğrafını “yoo iyiyim ya arkadaşça ayrıldık zaten” yazarak paylaşması da ilgi çeken, eğlenceli bir paylaşım olmuş.
Genel olarak incelediğimizde dizinin yeterince ilgi görmediğini belirtmek gerekiyor. Yeni sezonun eklenmesi konusunda diziyi izlemiş ve sevmiş olanlara da bir parça iş düşüyor. Daha iyi bir tanıtımla dizinin hak ettiği ilgiye kavuşacağını düşünüyorum. Bakalım, önümüzdeki günlerde Netflix’ten diziyle ilgili güzel bir haber gelecek mi?
Yazan: Çiğdem Subaşı | [email protected]
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR