Yazan: Frankie
Herkese selam, hazır “tutmayan diziler” gündemini yakalamışken uzun zamandır dizi izleyenleri ve birçok sektör çalışanını çaresiz bırakan reyting konusuna değinmek istiyorum. Görünen o ki bu yaz yayına giren işler de reytinglerde bir kıpırdanma yaratmadı. Hatta oyuncular “dizisi tutmuyor” diye etiketlenmeye başladı bile. Fakat reytinglerin genel gidişatına bakılırsa, diziler yayından kalktığı için faturayı oyunculara kesmek pek adil bir yaklaşım değil. Onun yerine reyting cihazı yerleştirilen evleri televizyon izlemeye ikna etmek daha sağlıklı olabilir.
Örneğin Veda Mektubu normal şartlarda 5-6 reytingin altına düşmemesi gereken bir işken uzun süre 3’lerde direnip finali 2 bandıyla yaptı. Kendi Düşen Ağlamaz, Ya Çok Seversen, Ruhun Duymaz gibi umut vadeden işlerle birlikte neredeyse tüm yaz dizileri 1-2 bandında kaldı. Hikayelerdeki zayıflıkların, hep aynı yüzleri görmenin de sonuçlarda payı var muhakkak fakat yıl içinde birçok kaliteli işin de potansiyel reytinginin altında kaldığına şahit olduk. Adım Farah ilk aklıma gelenlerden. Yine Yalı Çapkını 20 üzerinde reyting alabilecek bir diziyken hak ettiğinin altına razı oldu. Türkiye dünyanın en fazla televizyon izleyen ülkelerinden biriyken bu reytinglere anlam vermek biraz zor.
İçerideki reytingler böyle gelmeye devam ederse yapımcılar tamamen yurt dışı satışlarına bel bağlayacak ve biz hep aynı “star” isimleri izlemek zorunda kalacağız. Yeni sezona yine büyük umutlarla onlarca dizi hazırlanıyor. Birkaç sıradışı iş aralarından sıyrılacak ve geri kalanı dizi çöplüğünü boylayacak. Yazık günah insanların emeğine. Televizyon izleyen insanlar da dizilere temkinli yaklaşıyor artık, nasıl olsa tutmaz yayından kaldırılır diye hiç başlamıyor. Dizi izlemek de zamansal ve duygusal yatırım yapmayı gerektiriyor çünkü.
İnsanların artık dijital mecralarda daha çok vakit geçirdiği bir gerçek. Dizilerin tutup tutmadığına karar verilirken reyting cihazlarının yanı sıra kanalların online izlenmeleri, YouTube görüntülenmeleri ve sosyal medya reytinglerinin de dikkate alınmasının vakti geldi geçiyor. Projeler seyircisini yeni mecralarda buluyorsa ölçme değerlendirme yöntemleri de çağa ayak uydurup bu mecraları kapsamak zorunda. Yoksa sektörün bu kısır döngüden çıkması pek mümkün görünmüyor. Güzel bir televizyon sezonunda görüşmek dileğiyle, sevgiler.
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR