Kanal D’nin merakla beklenen dizisi “Veda Mektubu” bu akşam başlıyor. Hürriyet-Kelebek, başrol oyuncuları Emre Kıvılcım ve Rabia Soytürk’le diziyi, rollerini ve tüm Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketini konuştu.
Nasılsınız bugünlerde? Hayat nasıl gidiyor? Depremde kayıplarınız olmamıştır umarım…
– Rabia Soytürk: Zor bir süreç ülkemiz ve bizler adına. Hepimizin başı sağ olsun öncelikle. Çok şükür ailemizden kaybımız yok ama kaybedilen binlerce canın acısıyla yüreğimiz kavruldu. “Bu acının tarifi yok” derler ya, işte tam da bu noktadayız.
Set ortamı nasıldı bu süreçte?
– Çok büyük heyecanla ve mutlulukla başladığımız bu yolculuk, bir sabah aldığımız haberle bizi çok farklı bir noktaya koydu. Tabii ki belli bir müddet setimize de ara vermek durumunda kaldık. Bu süreçte ekip olarak elimizden gelen yardımı yapmaya çalıştık. Sonra işimize devam etmek zorundaydık. Şu an içinde bulunduğum set bugüne kadar çalıştığım tüm setlerden çok farklı, çünkü herkesin kalbi buruk. Yine de birbirimize destek olarak işimizi en güzel şekilde yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bence ekran önünde olan insanlar olarak her zaman daha güçlü durmak zorundayız. Bizler güçlü olmalıyız ki yardıma ihtiyacı olanlara elimizi uzatalım. Yaralarımızı beraberce saralım.
“Veda Mektubu” tanıtımlarıyla şimdiden büyük ilgi gördü. Size gelen tepkiler nasıldı?
– Çok güzel tepkiler aldık. Sosyal medyadaki yorumların daima takibindeyim. Emeğimizin karşılığını da alacağımızı hissediyorum.
Dizide iki büyük aşk hikâyesi var. Siz gerçek hayatta hiç bu tarz bir hikâyeye tanık oldunuz mu?
– Açıkçası bu zamana kadar hiç tanık olmadım. Ama olmayı çok isterdim. Anlattığımız hikâye bu yönden çok kıymetli, çünkü yaşanmış gerçek bir aşka dayanıyor. Böyle güzel hikâyeler ve duygular hayata karşı bizi ve umudumuzu güçlendiriyor diye düşünüyorum.
EMRE’YLE GÜZEL BİR ENERJİ YAKALADIK
“Veda Mektubu”ndan önce Emre Bey’le tanışmıyordunuz, öyle değil mi?
– Hayır. Ama bu iş sayesinde Emre’yi tanıdığım için çok mutluyum. Birlikte güzel bir enerji yakaladığımızı düşünüyorum.
Nurgül Yeşilçay, Bennu Yıldırımlar, Selim Bayraktar gibi usta isimlerle çalışmak nasıl bir duygu?
– Tabii ki böyle usta isimlerle çalışmak beni çok mutlu ediyor. Onları sette gözlemlemek bile benim için çok ayrı bir keyif. Bana oyuncu olarak katacağı tecrübeyi tarif edebilmemin mümkün olduğunu düşünmüyorum.
Buradan sevenlerinize ne söylemek istersiniz?
– İyi ki varlar. Her zaman yanımdalar. Önümde uzun bir yol var. Bu yolda beraber yürüdüğümüz için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hepsine tek tek çok teşekkür ederim.
Bu soruyu yanıtlamak zor bugünlerde ama nasılsınız? Malatyalısınız, deprem haberini aldığınızda ne hissettiniz? Tanıdıklarınız var mıydı bölgede?
– Emre Kıvılcım: Sabah çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonuyla uyandım. “Sizinkiler iyi mi, bir şey var mı?” diye sordu. Deprem olduğunu o an öğrendim. Onlara ulaşana kadar geçen süre çok kötüydü. Neyse ki Malatya’daki akrabalarımız iyilerdi. Ne yazık ki günlerce dışarıda kaldılar ve hâlâ kimse evine giremiyor. Bir kısmı İstanbul’a geldi.
Yaşanan deprem felaketinin sizde bıraktığı iz ne oldu?
– Deprem bence herkesi değiştirdi. Psikolojik olarak dibi gördüğümüz günlerden geçtik ve geçiyoruz. Gördüklerimiz ve duyduklarımızla içimiz parçalandı. Biz uzaktan bu kadar acı hissettiysek, orada depremi yaşayanların acısını tahmin bile edemiyorum. Herkes gibi ben de ölümün her an, her saniye gelebileceğini, bize çok yakın olduğunu ve hayatta üzüldüğümüz, emek verdiğimiz, bir stres ve bir telaş içinde koşturduğumuz her şeyin ne kadar gereksiz olduğunu, sevdiklerimiz olmadan hayatın ne kadar boş olacağını tekrar hissettim.
İçinizde en çok hangi duygu ağır basıyor?
– Kaybetme acısı. Bu milletin her ferdinin acısının bizim acımız olduğunu gördüm. Herkes elinden geleni yapmaya çalışsa da çaresizlik duygusu beni iç dünyamda büyük bir çıkmaza sürükledi ve ister istemez daha düşünceli, daha karamsar, daha hüzünlü bir haldeyim.
SETE BAŞLADIK AMA SAHNE ÇEKEMEDİK
Yeni diziniz “Veda Mektubu” ne yazık ki böyle bir sürece denk geldi. Neler söylemek istersiniz?
– Deprem haberinden sonra her sette olduğu gibi bizde de ara verildi. Bir süre sonra tekrar başladık ama sahne çekemedik, kimse başka bir şey düşünemiyordu. O yüzden tekrar ara verildi. Yeni yeni çıkabildik sete. Bir şekilde işimize odaklanmaya çalışıyoruz.
“Veda Mektubu” yayınlanan tanıtımlarıyla sosyal medyada da çok konuşuldu. Size gelen tepkiler nasıldı?
– İnsanların heyecan ve sevincini görmek beni çok mutlu etti. Sevenlerimizin beklediğinden daha güçlü bir proje geliyor. Bizler de yayın günümüzü heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyoruz.
Dizide Rabia Soytürk’le birlikte yıllar önce büyük aşk yaşamış ama ayrılmış bir çiftin çocuklarına hayat veriyorsunuz. Siz de büyük bir aşkla izleyici karşısına çıkacaksınız. Gerçek hayatta hiç bu tarz bir hikâyeye tanık oldunuz mu?
– Hayatta bazen öyle tesadüflerle karşılaşıyorsun ki, “Bu nasıl olur?” diyebiliyorsun. Böyle bir olaya şahit olmadım ama çok da uzak bir durum değil aslında. Bizim kültürümüzde ailelerin fikirleri, tecrübeleri, öğütleri çocukları üzerinde her zaman etkili olmuştur. Dizide de Mehmet ve Aslı için ailenin sözleri çok değerli ama aralarındaki aşk öyle büyük ki, acaba bu öğütler yerini bulacak mı, yoksa onlar mı durumu kabullenecekler? Gerçek hayatta ne yaşayacağımızı bilemediğimiz gibi dizimizde de yaşanması gerekenler yaşanacak ve hikâyemiz ilerleyecek. Ben de gelecek her bölümü okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Sizce izleyici Mehmet karakterinin en çok hangi özelliğini sevecek?
– Mehmet geleneklerine bağlı bir ailede büyümüş, şimdiye kadar her zaman önceliği ailesi olmuş ve saygıda kusur etmemiş biri. Sorumluluklarını bilen, olgun, kendini geliştirmiş bir karakter. Şu ana kadar mantığıyla kararlar vermiş ve bunun doğru olduğuna inanmış ama bu sefer duyguları çok daha ağır basıyor ve kendi yaşantısıyla çelişiyor. Daha önce yaşamadığı hisler, kalbinin sesini duymasını sağlıyor. Hayatın anlamı daha değerli bir hale gelecek Mehmet için.
“Veda Mektubu”ndan önce Rabia Hanım’la tanışıyor muydunuz?
– İlk kez dizi için anlaştıktan sonra yapımda karşılaştık ve iyi anlaştık. Enerjisi yüksek, güler yüzlü, yetenekli ve samimi. Rabia ile çalıştığım için mutluyum.
Canlandırdığınız karakteri bir de sizden dinlemek isteriz…
– Rabia Soytürk: Aslı tam yaşıtlarına hitap eden, sanata âşık, sevgiye âşık ve hayata bağlı bir kız. Mutlu olmayı da, mutlu etmeyi de çok iyi biliyor. Hayatın ona sunduğu fırsatları da sonuna kadar kullanabiliyor. Aslı’nın beni etkileyen bu özelliklerini izleyicilerimizin de seveceğini düşünüyorum.
Nurgül Yeşilçay, Bennu Yıldırımlar, Selim Bayraktar gibi usta isimlerle çalışıyorsunuz. Bu durumun size neler katacağını düşünüyorsunuz?
– Emre Kıvılcım: Böyle büyük ve değerli oyuncularla geçirdiğim her an benim için değerli. Olaylara bakış açılarını, anlattıkları deneyimleri ya da sette beraber yaşadığımız tecrübeleri gözlemliyorum. Karşımdaki iyi oyuncuların verdiği oyunun etkisinin benim de performansımı artırdığına inanıyorum. O nedenle usta oyuncularla çalışmak büyük şans.
◊ Siz buradan sevenlerinize ne söylemek istersiniz?
– Yapımcısıyla, yönetmeniyle, oyuncusuyla, ekibiyle ve tabii ki senaryosuyla güçlü bir proje geliyor. Projenin bizi heyecanlandıran bir başka yanı da gerçek bir aşk hikâyesi olması. Ayrıca setimizin enerjisi çok yüksek.
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR