Yazan: Frankie
[email protected]
Herkese selamlar, bir önceki yazımı yeni sezon için iyi dileklerle kapatmıştım, şimdi ise veda etmek için buradayım. Yalı Çapkını 42. bölüm sonu itibarıyla yeni sezon için klişeler klişesi bir gidişat seçtiğini gösterdi ama buraya koşma sebebim 43. bölüm fragmanı. Fragmandaki kadına şiddet çeşitliliğinden dehşete düşmüş vaziyetteyim. Dizinin yeni vaadi “dayak yemeyen kadın kalmayacak” olarak kararlaştırıldı herhalde. Sadece Seyran ve Ferit sahnelerini takip etmeye niyetlenmiştim ama onu bile yapamayacağım artık, zaten çok bile dayandım.
İçinde güçlü birçok ana ve yan hikaye barındıran Yalı Çapkını bu sezona kendini unutarak başlamıştı. Sonrasında derinlik vadeden bütün konuları olabilecek en yüzeysel şekilde işleyip yine metres yoluna fikslendi. Şimdi de elinde reyting için şiddetin dozunu artırmaktan başka kozu da kalmamış gibi görünüyor. Şiddet gören birçok kadının bu diziyi izlediğini varsayarak Seyran aracılığıyla onlara -ve tabii ki Suna’ya- veda etmeden gitmek istemedim.
Seyran uzun zamandır ekranda gördüğüm en aklı başında ve güçlü kızdı. İnsan yerine konmadan büyümesine rağmen kendi kıymetini, gücünü içinde bulabilmiş biriydi. Eli kolu çoğu zaman bağlansa da hakkı olanı bildi ve savundu. Fakat artık keyfi şekilde acı çektirilmesini yüreğim kaldırmıyor. Bu yüzden on(lar)a buradan bir ufak sesleneceğim:
Canım Seyran,
Etinden sütünden faydalanan, sana her fırsatta eziyet eden babandan evlendiğinde bile kurtulamadığın için üzgünüm.
Çektiğin acıların ağırlığına kör bir adama aşık olduğun için üzgünüm.
Dayak yerken sesin duyulmasın diye kapıyı kapatan bir annen olduğu için üzgünüm.
İstanbul’a geldiğinden beri çalacak bir kapın, dertleşecek bir arkadaşın olamadığı için üzgünüm.
Ne zaman çocuk doğuracağın yemek masasında pazarlık konusu olduğu için üzgünüm.
Kazandığın okula gitmen sana bir lütufmuş gibi sunulduğu için üzgünüm.
Okula kendi kaydını yaptıramayacak kadar aciz kaleme alındığın için üzgünüm.
Şiddet görmeyi reddedip evi terk ettiğinde “hak etti” damgası yediğin için üzgünüm.
Cebinde kendine ait beş kuruşun olamadığı için üzgünüm.
Bir tane insan çıkıp da “bunlara katlanmak zorunda değilsin” diye elinden tutmadığı için üzgünüm.
Velhasıl kelam, başına gelen ve gelmeye devam edecek olan her şey için çok üzgünüm Seyran. Özgür ruhunun huzura kavuşmasını canı gönülden diliyorum. Bir yolunu bulacağını biliyorum.
Seyranların derdiyle dertlenen herkese sevgiyle sarılıyorum. Kendinize iyi bakın.
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR