Yazan: Frankie
[email protected]
Herkese selamlar, bayramdı seyrandı derken ancak vakit bulup Yalı Çapkını’nı izleyebildim ve artık iki kelam etmem lazım diyerek soluğu burada aldım. İzleyicilerin bölüme ve fragmana yaptıkları yorumları okudunuz mu? Çift boşanıyor diye bütün suç Seyran’ın üzerine kalmış. Bu kadarı da şımarıklıkmış, inadı sıkmış artık, çok uzatmış, bundan sonra başına gelecekleri hak ediyormuş, Ferit’in sevgisini hak etmiyormuş.. Üstelik hikayede en ağır bedeli ödeyen Seyran olmasına rağmen.
Her bölümün bir öncekinden daha beter hissettirdiği yetmiyormuş gibi bir de şiddet mağduru karakterin anlaşılmamasına üzüldüm. Yanlışlık olmasın, dizilerde şiddetin konu edilmesine karşı değilim, aksine dizileri, toplumu şiddetle yüzleştirmek için etkili bir araç olarak görüyorum. Ancak bir hikayede seyirci şiddet gören kızla empati kuramayacak noktaya geldiyse orada ister istemez bir anlatım problemi olabileceğini düşünüyorum.
Kadın düşmanlığı (mizojini) maalesef kültürümüzün bir parçası. Bunun içine doğuyoruz ve zihnimizi bilinçli bir şekilde temizlemezsek öyle kalıyoruz. Ortada ilişkilere dair bir suç varsa önce kadının üstünü arıyoruz, acaba ne günah işlemiştir ya da erkeği hangi günahı işlemesi için ayartmıştır diye düşünüyoruz. Her koşulda erkeği anlamaya, ona hak vermeye, onun hayatını kolaylaştırmaya programlanmış pırıl pırıl bir kafayla yaşıyoruz.
Geldiğimiz noktada Ferit Korhan ağlıyor, resim yapıyor, ev basıyor, biraz daha ağlıyor, sağda solda boşanmayacağını haykırıyor diye herkes Ferit’le saf tutmuş durumda. Benim baktığım yerden görünen tablo ise şöyle: Ayrıldıklarından beri ne zaman yan yana gelseler Ferit Seyran’a bağırıyor. Samimi bir pişmanlık, özür, “Baban sana bir şey yaptı mı?” gibi gerçek bir endişe emaresi var mı? Yok. Çünkü derdi Seyran değil, Seyran’a sahip olmak.
Ferit eve dönmeye ikna etmiyor, eve dönmeye zorluyor ve hala gittiği için Seyran’ı suçluyor. Bu sürecin sonunda izleyiciye baktığımızda ise Seyran’ın bütün haklı nedenlerini unuttuğunu görüyoruz. Ferit, Zerrin-İfakat ittifakını çözdüğü halde Seyran’a gidip kendini aklamıyor mesela. İzleyicideki karşılık: Seyran Ferit’e haksızlık ediyor. Tarık gibi bir manyakla evlendirileceğini duyan Seyran Ferit’i aramıyor. Yani arıyor da sonra nedense birden aramamış oluyor, biz onu yiyoruz. İzleyicideki karşılık: Seyran yine Ferit’e haksızlık ediyor. Bu mesaj tamamen Ferit Korhan dili ve edebiyatı. Diyeceksiniz ki Seyran’ın hata yapma hakkı yok mu, elbette var. Ama karşıda bunu anlayacak seyirci var mı, asıl mesele o.
Ferit’in dili manipülatif olabilir, adam narsistik özellikler taşıyan bir karakter sonuçta. Ama bu dil hikayenin akılda kalan mesajı haline gelmemeli. Hatırlayalım, bu kız keyfinden mi gitmişti o evden? Ferit’teki potansiyeli gördüğü için kaçtı. Şiddetten kaçan birini şiddetin kucağına atıp orada pasif bırakırsanız seyirci de bu kız şiddet seçiyor der. Farklı tepki veriyor çünkü baba evindeki kurban psikolojisiyle yalıdaki dinamik birbirine denk değil, ama bunu kaç kişi anlayabilir? Görünen o ki pek az. Hikaye, Seyran’ın dili ve eylemleriyle durumu bir an önce dengelemezse mağdur suçlayıcılığın önüne geçemeyecek gibi görünüyor.
Seyran’ın boşanırken gösterdiği kararlılığa takılmış birçok kişi. Seyran aslında Ferit’i hiç sevmemiş mesela, öyle bir tespite denk geldim. Siz de günlerce dayak yiyin, evden karga tulumba götürülüp bir odaya kapatılın, orada bir daha sinir krizi geçirin, sonra eşiniz geldiğinde özür bile dilemesin, üstüne biraz daha bağırıp çağırsın, “Yap bakalım ne yapabiliyorsun?” diye gücünüzü sınasın, seriyi de “Öldürürüm seni” diyerek kapatsın bakalım ne hissedeceksiniz? Çileye bak, Allah düşmanımın başına vermesin. İçinizde öfkeden başka duygu kalırsa bir ara boşandığınıza üzülürsünüz. Ne yazık, Ferit’i anlamak için gösterilen çabanın onda biri Seyran’ı anlamak için gösterilmiyor. Baba evinde daha beteri var diye razı mı gelmeli Ferit’in şiddetine? Bu mu bir kadına layık gördüğümüz hayat?
Kadın kendisini seven bir erkeği terk edemez, gururlu olamaz, dikbaşlı olamaz değil mi, ne haddine? Çünkü erkek seviyorsa kadının itirazı ancak ‘kapris’ olur. Ferit tokat yemesine rağmen elini uzattı hadi kafesine geri dön Seyran. Boşanma kağıtlarını imzalarsa o evdeki çilesi bitecekti Seyran’ın, o da bitirdi. Korhanlara satılmış bir kadın olmaktan istifa etti. Bir insan için ne kadar ağır bir şeyden bahsediyoruz farkında mısınız, yazarken bile ürperiyorum. İmzalarken hiç eli titrememiş diye kızanlar var, o imzayı onur nişanesi olarak alnıma asarım ben.
Kurtarmak için çabalasa da bu evliliğin sonunu Ferit kendi elleriyle hazırladı. Pelin gitmişti, Serter’le olmasına izin vermedi, yetmedi yalıya getirdi, yeni ev baktı, hayatından bir türlü çıkarmadı ve bunları sevdiğinden değil Pelin’i kendine ait bir eşya gibi gördüğünden yaptı. Ama aynı muamele Seyran’a işlemedi, o bağımsız bir birey olmanın peşinde. Şimdi de hayatından çıkmak istemeyen Pelin’in oyunlarıyla Seyran’ı kaybetti. Sağda solda istediği kadar ev basıp boşanmayacağım diye bağırsın, dedesi belgeleri eline tutuşturunca tıpış tıpış gidip imzasını attı mı, attı. Hadi Seyran esir tutulduğu odadan çıkmak için imzaladı diyelim, Ferit’in bahanesi neydi? Boşanmayı reddetse ne olurdu en fazla, dedesinden dayak mı yerdi, parasız mı kalırdı? E bu Seyran’ın sıradan bir günü zaten. Ama Ferit Pelin’i kovmuş, dedesine boşanmayı yavaşlatalım (iptal değil) demiş. Vay be. Normal bir evlilikte yapılması şart olan şeyleri yapınca bile alkış toplayabiliyor, ne güzel hayat.
“Seyran Ferit’i hiç sevmedi” diyenler var. Sevdi, hatta çok sevdiği için adam etmeye çalıştı. Fakat Ferit ne vadediyor ki Seyran kalbinin sesini dinlesin? Kızı altın bir kafese kapattılar, sabahtan akşama kocasının sevgilisinden vazgeçmeyişini izledi, arkasını topladı, okumak istedi okuyamadı, çalışmak istedi kıyamet koptu, Ferit’ten işittiği lafların ağırlığı zaten külçelerce. Hayata bak. Sonunda bir umut Ferit’le mutlu olurum dediği anda da Pelin ve annesinin oyunları devreye girdi zaten. Ferit’e güvenmemesi için bin tane sebep sayabilecekken iki bölüm suyuna gitti, sevdiğini söyledi diye hemen yelkenleri suya mı indirmesi gerekirdi? İzleyici yorumlarına bakılırsa öyle. Bu evliliği en başından beri sabote eden Ferit’in ta kendisi ve Seyran artık sadece alttan almayı bıraktı diye suçlu ilan edildi. Söz konusu erkekleri affetmek olduğunda herkes nasıl da sıraya giriyor değil mi?
Yazılmak, çekilmek istenenin iyi niyetinden şüphem yok ama ortaya çıkan ürünün izleyicideki mizojin refleksi tetiklediği aşikâr. Bu, proje adına talihsiz bir sonuç. Hikaye Seyran’ın biraz daha arkasında dursun, haklılığını anlatmak için daha etkili yollar bulsun isterdim.
Bundan sonraki süreçte özellikle Seyran-Tarık, Ferit-Pelin ihtimallerinin seyircide bıkkınlık yaratma potansiyeli yüksek. 30 bölümde geldiğimiz nokta aşk üçgenini dörtgene çevirmek oldu. Açıkçası henüz gerçek bir yüzleşme yaşayıp birleşmemiş iki insanın uzak kalıp yeni hatalar yapmasına ne kadar tahammül edebilirim bilmiyorum. Kavuşmayı ertelemenin ticari tarafını anlamakla birlikte bunun izleyici için artık bir eziyete dönüştüğünü not düşeyim. Halbuki bu çok zengin bir hikaye, anlatılacak çok şey var. Hızımı alamayıp uzun yazdım, buraya kadar geldiyseniz helal olsun size 🙂 Diziyi önümüze getiren herkesin emeğine, okuyanların gözlerine sağlık.
YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR