READING

Güvercin’de sevgi ve güven gücünü koruyor...

Güvercin’de sevgi ve güven gücünü koruyor

Fotoğraf: Star TV

Güvercin, Gaziantep’i kurşun sesleriyle ayağa kaldıran onuncu bölümüyle 16 Şubat Pazar günü izleyicisiyle buluştu. Yayınlanan yeni bölümüyle diziseverler olarak karakterlerin gelişimine bir kez daha şahit olduk.

Her ne kadar onuncu bölüme kadar gösterilen flashbacklerle karakterlerin geçmişine dair bir takım olayları öğrenebilsek de anlatılan konuların ve ana temanın hızlı bir şekilde gösterilmesiyle gün geçtikte aklımda daha fazla soru birikiyor.

Kevsa Hanım on bölümdür masum rolüne yatarak etrafındaki herkesi kandırmaya çalışıyordu. Kocasının ölümünde parmağının olduğu ve masum bir insanı 15 yıl boyunca hapse mahkum ettiği öğrenilince hem çocukları hem de çalışanları tarafından yalnızlığa terk edilmişti. Özellikle Gaffur’un Celil’i sorgulamasıyla her işin Kevsa’nın oyunu olduğunu öğrendik. Gaffur’un Kevsa’yı şehir merkezinden uzak bir ormanın içinde kendi mezarını kazmaya zorlaması bölümün en güzel metaforuydu. Aslında Kevsa, bunca zaman çevresindeki herkesin ayağını kaydırarak kendi sonunu hazırlıyordu. Ne olursa olsun gerçek öyle ya da böyle gün yüzüne çıkacak ve onu en savunmasız olduğu noktadan vuracaktı. Vurmak aslında burada büyük bir anlam kazanıyor. Çünkü demin de bahsettiğim aklımda beliren soruların bir tanesi burada kendini belli etti. Kevsa’nın kazdığı mezarın içindeyken silahla vurulduğuna ve bulunduğu boşluğun içerisine düştüğüne şahit olduk. Sahne gerçekten göz alıcıydı çünkü böylesine güçlü ve konunun gidişatında önemli bir yeri olan karakterin daha onuncu bölümden ölmesi oldukça şaşırtıcıydı. Fakat Hanımağa daha sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi mezarın içinden üzerinde hiçbir leke olmadan ayağa kalktı. Silahla vurulduğuna ve öldüğüne şahit olduğumuz birisi nasıl olur da hiçbir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalkar? Veya nasıl oldu da bayıldı? Sahneyi birkaç kez geri alıp izledim fakat olayların nasıl geliştiğine dair herhangi bir mantıklı açıklama bulamadım. Bunun dışında bulunduğu yerden hapsolduğu eve kadar nasıl gidebildi? O kadar yolu tek başına mı tepti? Hiçbir soru açıklamasıyla gelmiyor.

Tüm olup biteni geçtiğimizde ben Kevsa’yı gerçekten tebrik ediyorum. Ne bildiği yoldan vazgeçiyor ne de nefretinden. Yaptıklarından zerre pişmanlık duymayan Hanımağa, hâlâ yaşadıklarından ötürü herkesten intikam almak istiyor. Bu bölümle beraber zaten üçüncü dünya savaşına tanık olduk. Karşımızda Gaffur, Kavviler, Cibranoğulları ve Emel’den oluşan itilaf devletleri var. Kevsa ise Celil’le beraber ittifak devleti olarak varlığını sürdürüyor. Bölümün başında tıpkı bir çocuk gibi ailesinin karşısında ellerini utancından birleştirip boynunu büken bir kadın varken, bölüm sonunda tekrar gözünü intikam büyümüş dul Kevsa var. İnanıyorum ki günün birinde sevginin ve iyiliğin ne demek olduğunu anlayacak.

Kenan ve Zülüf artık aşklarını üstü kapalı bir şekilde birbirlerine açıkladılar. Bundan böyle karşımızda yaşadıkları zorluklara beraber göğüs gerip el ele tutuşmayı öğrenen bir aile var. İsmihan’ın hastalığı genç çiftimizin bir araya gelmesi açısından önemli bir yer kaplıyordu. Yine de hâlâ İsmihan’nın hangi hastalıktan muzdarip olduğunu bilmiyoruz. Hasta kadının ne geniş kapsamlı bir tahlili yapıldı ne de muayene olduğu doktor tarafından sonuç kendisine ulaştırıldı. Hastalığın belirtisi de sanırım sadece yorgunluk. Normalde, en azından Yeşilçam filmlerinde, kanlı öksürük, yüksek ateş veya ses kısıklığı olurdu. İsmihan Hanım, hiçbir şey yokmuş gibi gayet sağlıklı bir şekilde yaşıyor. Ben olay örgüsüne kendimi bir şekilde verebilmek için neler olduğunu anlamak istiyorum fakat dediğim gibi hiçbir soruma yanıt alamıyorum.

Bununla beraber Doktor İpek aracılığıyla Kenan’ın cezaevinde yattığını öğrendik. Öncelikle Zülüf’ün İpek’i kıskanması fakat İsmihan Hanım’ın hatırına herhangi bir şey söylememesi gayet takdire şayan. Ayrıca İpek’le Kenan konuşurken çaktırmadan Kenan’ın koluna dokunup eski sevgililerin arasındaki enerjinin önünü kesmesi oldukça sempatikti. Ne olursa olsun Zülüf’ün Kenan’a inanacağı zaten bilindik bir şey artık. Güvercin, babasının masumiyetini kanıtlamak için kendi ailesini hiçe sayan bir adamın kollarında kendini güvende hissediyor. Dolayısıyla bu adamın geçmişte hapse girmesi onun için pek de fazla bir şey ifade etmiyor. Fakat bu durum aslında bir izleyici olarak benim çok dikkatimi çekti çünkü ortada fazla soru işareti var. İlk olarak Bedir Ağa suçsuz olduğu hâlde adam öldürmekten on beş yıl boyunca hapis yatmışken aynı günahla suçlanan Kenan nasıl oldu da kısa bir süre yattı? Ökkeş her şeyden çok güvendiği abisinin cezaevine girdiğini nasıl bilmiyor? Bunun yanında birinci bölümden beri Cibranoğullarının sahip olduğu tüm mal varlığının başında Kenan’ın olduğu bize söylenmişti. Peki Kenan hapisteyken otel de dahil olmak üzere tüm işlerden sorumlu olan kişi kimdi? Üstelik İpek madem hâlâ nefretini saklayamıyor neden Kenan’a yardım ediyor? Ortada bir sürü cevaplanması gereken soru varken hiçbir yanıt alamamak gerçekten keyif kaçırıyor.

Kenan’la Zülüf’ün aşkı örnek bir ilişkinin temsilini oluştururken Ökkeş de bu durumdan faydalanıyor. Annesinin gölgesinden kurtulup gerçek sevginin kalkanı altına girince ilk bölümden bu yana en çok gelişme gösteren karakterlerden biri oldu Ökkeş. Sevdiği kadının geçmişini sorgulamadan ona her hâliyle bağlı olduğunu göstermesi gerçek aşkın hâlâ bir yerlerde var olduğunu gösteriyor. Yalnız ne yazık ki hayâllerini yaşamak uğruna atabileceği her adımı atan genç delikanlı her durumda yeni bir engelle karşılaşıyor. Babalığın tadına varmak üzereyken Mutlu’nun sosyal hizmetler tarafından Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönderilmesi Ökkeş ve Nimet çifti için büyük bir kırılma noktasıydı. Açıkçası daha yeni yeni kendini keşfeden birisi için ailesi olarak gördüğü birinin ellerinden kayıp gitmesi üzücü. Umarım tüm imkânlarını ortaya koyup Mutlu’yu tekrar ailelerine dahil ederler.

Müslüm ve Nefise ikilisine aynı pozitif bakış açısıyla yaklaşmayacağım. Ben Müslüm kadar sünepe, karaktersiz ve bencil birisini görmedim. Mesela Ökkeş ilk bölümlerde izleyenler tarafından nefret toplarken en azından karakterin belli bir amacı olduğunu gösteriyordu. Müslüm sadece kendi ailesine değil doğmamış çocuğuna da ihanet ediyor. Gaziantep’in en güçlü ailesinden kaçıp kendisiyle evlenen eşi hangi çözüm yolunu bulursa bulsun Müslüm Bey sırf egosu yüzünden tüm tekliflere kulaklarını tıkıyor. Babasının masum olduğuna inanmaması, her koşulda annesini zorlaması ve ailesine hakaret dolu mesajlar yağdırması ise epeyce karaktersiz bir hareket. Bedir Ağa’nın attığı tokat öylesine içimi eritti ki, gelecek bölümlerde en azından kendini bir nebze geliştirmiş Müslüm’le karşılaşabiliriz.

Şimdi de gelelim teknik analizlerimize,

16 Şubat günü onuncu bölümüyle karşımıza çıkan Güvercin, 16 – 20 Şubat tarihleri arasında toplam 8 bin 538 paylaşım aldı.

Tablo 1: Toplam İleti Sayısı

Duygu analizine baktığımızda Güvercin hakkında 2 bin 278 pozitif, 3 bin 909 nötr ve 2 bin 344 negatif paylaşım yapıldığını görüyoruz. Pozitif içerikler Zülüf – Kenan ilişkisine yoğunlaşırken negatif içerikler Kevsa Hanım’a odaklanıyor.

Tablo 2: Duygu Analizi Grafiği

Kelime bulutuna göz gezdirdiğimizde en çok kullanılan kelimelerin “#Güvercin, #GerçekAşk” olduğunu görüyoruz.

Tablo 3: Kelime Bulutu

Konu tekerleğine baktığımızda paylaşımların çoğunun Zülüf – Kenan çifti ve #GerçekAşk hashtag’i hakkında olduğunu görüyoruz.

Tablo 4: Konu Tekerleği

Twitter’da en çok kullanılan hashtag’lerin başını #Güvercin etiketinin çektiğini görüyoruz.

Tablo 5: Twitter – Hashtag Listesi

Twitter’da en çok etkileşim alan paylaşımlarsa şöyle;


Kendi halinde genç bir çevirmen. Dilbilime karşı ilgisi oldukça yüksek, felsefeden ise yüksek lisans yapıyor.

İLGİLİ İÇERİKLER

YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR