READING

Sıkı bir baba-oğul hikâyesiyle Şampiyon ekranlarda...

Sıkı bir baba-oğul hikâyesiyle Şampiyon ekranlarda

Fotoğraf: twitter.com/sampiyonTRT

TRT 1’in yeni sezonda merakla beklenen BSK Yapım imzalı yeni dizisi Şampiyon, perşembe günü saat 20.00’de izleyicilerle buluştu. En son ATV’nin sevilen dönem dizisi Elveda Rumeli’de birlikte izlediğimiz Erdal Özyağcılar ve Tolgahan Sayışman’ı tekrar bir araya getiren Şampiyon, çocuğunu yalnız başına büyüten ebeveynlerin yaşadığı zorlukları çeşitli boyutlarıyla izleyicilere gösterme aşamasında büyük bir adım atıyor.

Hikâye, ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastası hamile eşi Eylül’ü tedavi ettirmek ve daha iyi şartlarda yaşatmak isteyen Kafkas lakaplı boksör Fırat’ın (Tolgahan Sayışman), ülkenin gözdesi şampiyon boksör Necdet Suphi Özer’le Artvin’de düzenlenen büyük ödüllü bir boks müsabakasında karşılaşmasıyla başlıyor. Manevi babası olarak gördüğü antrenörü Yaman Hoca (Erdal Özyağcılar) itiraz etse de Fırat’ın içinde bulunduğu psikolojik gerilim ve çıkış arayışı toylukla birleşince, kendisinden çok daha tecrübeli şampiyonla müsabakaya çıkar. İlk rauntlarda kendini rakibine karşı koruyamayan ve yalpalayan Fırat, eşinin doğum sancısıyla hastaneye kaldırıldığı haberini aldıktan sonra beklenmedik bir şekilde hırslanır ve rakibini tek aparkatta yere indirir. Zafer kutlamalarına katılmak yerine koşarak hastaneye gider ve eşinin sezaryen doğum yapacağını öğrenir. Kuşku, merak, heyecan gibi karmakarışık duygularla doğumun sonlanmasını bekleyen genç adam attığı yumruğun rakibinin hayatını sonlandırdığını öğrenip afallar. Ama Fırat’ın yıkılmasına asıl neden olan şey eşinin doğumda ölmesi olur.

İncelemeyi derinleştirmeden önce, dizinin senaristliğini üstlenen Alphan Dikmen ve Başak Angigün’e ülkemizde oldukça sık görülen ailevi Akdeniz ateşine dizi kapsamında yer verdikleri ve hastalığın görünürlüğü artırdıkları için teşekkür etmek gerek. Kesin bir tedavisi olmayan hastalığın bilhassa hamilelikte hayati tehlike arz ettiği hikâyenin içine ince bir şekilde işlenmiş.

Çocukla ilgilenecek tek ebeveynin anne kabul edildiği bir dünyada, metroda çocuğuyla tek başına yolculuk eden bir baba görmek bile insanların ebeveynliğe bakışını değiştirebilir.
Fotoğraf: TRT1 Şampiyon galerisi

Kaybettiği eşinin ardından Güneş’in de bu genetik hastalığı, üstelik daha ciddi bir boyutta taşıdığını öğrenen Fırat, daha kapsamlı bir tedavi arayışıyla oğluyla birlikte İstanbul’a doğru yola çıkıyor. Bir baba olarak umuda tutunup metin olmaya çalışıyor. İşte bu noktada, Şampiyon’un izleyicilere güçlü bir şekilde aktardığı diğer iki konu öne çıkıyor: aile içi psikolojik şiddet ve manipülasyon. Zira İstanbul’da kardeşlerinin yanına gelen Fırat’ın yüzü aileden yana gülmüyor. Eylül’ün ölümünü patavatsızlıkla açıp yemeğin bütün tadını kaçıran yeğenlerden tutun da yenge Mücella’nın, birkaç günlüğüne gelen Fırat ve Güneş’i bir an önce evden def etmesi için eşi Serhat’ı sıkıştırmasına kadar her türlü anlayışsızlık mevcut. Bunun yalnızca bir kapris ya da densizlik olmadığı, tam aksine kasıtlı bir psikolojik şiddet olduğu ayrımı senaryoda çok net verilmiş.

Manipülasyon konusuysa Fırat’ın darbesiyle hayatını kaybeden şampiyon boksör Necdet Suphi’yle menajeri Tansel arasında geçen diyalog üzerinden yansıtılmış. Tansel sözde Necdet Suphi’nin son birkaç maçı hakkında ortaya atılan hile karalamalarını ortadan kaldırmak için ünlü boksörü kendinden yaşça küçük Fırat’la maça çıkarıyor. Boksörün ölümünün ardından babasının intikamını almak isteyen Kerem’i kendi yanına çekmek için de yalana başvuruyor ve okuduğu bölümden ayrılmasına varacak kadar büyük manipülasyonlarla genç adamın gerçeklik algısıyla oynuyor.

Diğer yandan, içimizi sıcacık aile şefkatiyle dolduran anlar da var hikâyede. Fırat’ın her ne olursa olsun çocuğun yanında olması, onu rahatlatmak için türlü küçük hikâyelere başvurması, yanında olumsuzluklardan söz etmeyip her durumun içindeki olumlu düşünceye odaklanması sıcacık bir baba-oğul resmediyor. Abisi hayatını kaybettikten sonra Kerem’e göz kulak olan Doktor Suna (Yıldız Çağrı Atiksoy) kendini güçsüz hissetse de etrafındaki kimseye yaşadığı buhranı yansıtmıyor ve yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen ailesine sırtını dönmeyeceğini birçok kez dile getiriyor. Bunun yanında, Fırat’ın babası olarak gördüğü Yaman Hoca’nın çocuklarıyla olan yakın ilişkisi de bize aile güvenini hatırlatan detaylardan. Çocukları Zafer (Erkan Avcı) ve Neslihan’la (İlayda Alişan) kopmaz bir bağ kurmuş. Küs olduğu Fırat karşısına çıktığında kendine verdiği konuşmama sözünün arkasında durmaya çabalasa da içindeki koşulsuz sevginin etkisine kendini kaptırıyor ve evlerinden olmuş bu küçük aileyi yanına alıyor. İçinde merhamet taşıyan karakterler görmek hepimize iyi geliyor. Bunlardan biri de Suna. Güneş’in bayıldığını gördüğünde hemen yanına koşması ve hastanenin fonlarını kullanarak tedavi masraflarını karşılaması da içimizi ısıtan anlardan. Profesyonellik ve samimiyet dengesinden ödün vermeden Güneş’in ve babasının çaresizliğine yetişiyor, çalıştığı hastanenin imkanlarını küçük bir çocuğa umut ışığı olmak üzere seferber ediyor. Elbette, Fırat’ın abi Necdet Suphi’yi öldüren Kafkas lakaplı boksör olduğunu öğrenmesiyle içindeki öfke dışarı çıkıyor ve hiç beklemediği bir ikilem içerisinde kalıyor.

Her ne kadar buraya dek Şampiyon’un pozitif taraflarını irdelemiş olsak da, dizinin zayıf yönleri de yok değil. Öncelikle, hikâyeye girmek için yaşanan tüm sıkıntıların oldubittiye getirildiğini hissediyor ve dolayısıyla Fırat’ın yıkımıyla yeteri kadar empati kuramıyoruz. Genç adamın tüm hayatını değiştiren ölüm olgusunu sadece bir dakikalık sahnede gördüğümüz bir tabut üzerinden duyumsamamız bekleniyor. Bunun dışında çocuğuyla İstanbul’a geldikten sonra yaşadığı kararsızlığı, çaresizliği ve içinde bulunduğu kötü şartları yeterince hissedemeden geçiveriyoruz. Mücella’nın şikâyetlerini duyduktan sonra evden çıkıp gitmesi, berbat bir otel bulması, parasını çaldırması, yolda ıslanması ve bir ATM’nin önünde ıslak kıyafetleriyle uyuya kalması o kadar kısa sürede ve mekanik bir şekilde gelişiyor ki ne çocuğuyla ortada kalmış ebeveynin çaresizliğine ne de zayıflığına duyduğu öfkeye ikna olabiliyoruz. Yine de senaristler bu mekanik ilerlemeyi kırıp bizi kahramanın yanına çekecek anlar yaratmayı başarmış. Sırılsıklam vaziyette ATM kabinine sığındıklarında Fırat Güneş’e kaptan olduğunu anlatırken etrafındaki camların bir denizaltına dönüşmesi ve tüm şefkatiyle Güneş’i rahatlatmaya çalışması, bu olumsuzlukları göz ardı etmemize olanak sağlıyor.

Şimdi de gelelim teknik analizlerimize;

12 Eylül itibariyle gün sonu konuşulma oranlarına baktığımızda Şampiyon hakkında toplam 6 bin 710 paylaşım yapıldığı görüyoruz. Paylaşım oranları dizinin başladığı 20.00 sularında 2 bin 73 paylaşımla en üst seviyeye çıkarken, dizinin tekrarını gösterdikleri 22.00’den itibaren düşüşe geçiyor.

Tablo 1: Toplam İleti Sayısı

Duygu oranlarına baktığımız zaman gün içerisinde Şampiyon hakkında 836 negatif, 2 bin 747 pozitif ve 3 bin 127 nötr paylaşım yapıldığını görüyoruz. Negatif paylaşımlar Mücella’nın Fırat ve Güneş’i evden kovması ve Tansel’in Necdet Suphi’ye ve Kerem’e yaklaşımına yoğunlaşırken pozitif paylaşımlarsa baba-oğul ilişkinin sağlamlığına odaklanmış durumdalar.

Tablo 2: Duygu Durum Grafiği

Kelime bulutuna göz gezdirdiğimizde en çok kullanılan kelimelerin “Şampiyon, TRT1, tolgahansayışman” olduğunu görüyoruz.

Tablo 3: Kelime Bulutu

Konu tekerleğine baktığımızda paylaşımların çoğunun başrol Tolgahan Sayışman hakkında olduğunu ve özellikle hayran kitlesinin paylaşımda bulunduğunu görüyoruz. Bununla birlikte yeni başlayan diziye tebrik iletileri tekerleğimizde yerini alırken diziseverlerin yapımı güzel dizi diye nitelendirdiğini anlıyoruz.

Tablo 4: Konu Tekerleği

Twitter’da en çok kullanılan hashteg’lerin başını #Şampiyon çekerken, yine Şampiyon’la birlikte yayın hayatına yeni başlayan Mucize Doktor dizisinden de bahsedildiğini görüyoruz.

Tablo 5: Twitter – Hashtag Listesi

Şampiyon izleyicilerinin cinsiyet dağılımına göz attığımızda, oranı yüzde 51 olan kadın izleyicilerin yalnızca yüzde 2 puan gibi küçük bir farkla erkek izleyicilerin önünde olduğunu görüyoruz.

Tablo 6: Cinsiyet Dağılımı

Şampiyon, hasta çocuğuna tutunarak hayatta yerini bulmaya çalışan genç ve yalnız bir babayı merkeze alması bakımından farklılık arz eden konusuyla öne çıkıyor. Bu hikâyede Fırat’ın Güneş’le ve Yaman Hoca’sıyla ilişkisi üzerinden baba-oğul ve erkek ilişkisinin dinamiklerini, dayanışmayı, güveni, samimiyeti, umudu, azmi ve mücadeleyi farklı boyutlarıyla izlemeyi bekliyoruz. Hızına rağmen yine de güzel diyebileceğimiz bir başlangıçla seyirciyle buluşan dizinin hikâyesini ve karakterlerini derinleştirmesini merakla bekliyoruz.


Kendi halinde genç bir çevirmen. Dilbilime karşı ilgisi oldukça yüksek, felsefeden ise yüksek lisans yapıyor.

İLGİLİ İÇERİKLER

YORUMLAR BU YAZI İÇİN KAPALIDIR